Uzaktan Eğitim

 

"Uzaktan ders mi olurmuş, okullar ne zaman açılacak?" gibi deli sorular milletin kafasında dönüp duruyor son zamanlarda. Gerekli teknolojik altyapı sağlandığı takdirde uzaktan eğitim bal gibi de olur, yeter ki öğrenmeye hevesli bireyler olsun, tutku olsun.

Bugün isteyen biri internetten takip ettiği derslerle gitar çalmayı da öğrenebilir, buzdolabındaki bir sorunu gidermeyi de. Öğrencide tutku yoksa hiç devamsızlık yapmasa, öğretmenin dizinin dibinden ayrılmasa ne fark eder ki? Okullar, öğrencinin bedenine sahip olabilir ama ruhuna asla.

Sıradışı Tercih Kılavuzu

İTÜ'de bu yıl Yapay Zeka ve Veri Mühendisliği bölümü açılıyormuş. Eminim ileriki yıllarda bu bölüm başka üniversitelerde de açılacaktır. 

Gelecek için güzel ve gerekli bir adım, inşaallah ona göre istihdam edilir ve çalışma fırsatı bulurlar, akıbetleri bizim bölüm gibi olmaz. Bilgisayar ve İnternet'in yeni yeni palazlandığı 90'ların sonunda biz de yeni açılan Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi bölümüne girmiştik. Hem de öyle böyle bir puanla değil ilk 7000'e girerek.

Göz'e geldik

Geçenlerde güncellenen telefondaki Facebook uygulaması açılırken en aşağıda 5 tane logo gözüme çarptı. Bunların ilk dördünü zaten biliyoruz. Birincisi, Facebook'un kendisi, ikincisi kendi mesajlaşma uygulaması Messenger, üçüncü ve dördüncüsü ise sonradan satın aldığı Instagram ve WhatsApp fakat beşincinin ne olduğunu bilmiyordum. Araştırınca gördüm ki sanal gerçekliğin öncü firmalarından Oculus imiş. Anlaşılan Zuckerberg onu da renklerine bağlamış.

Peak

10 sene önce kurulan yerli oyun yazılım firması (Peak Games) geçen gün 1.8 milyar dolara satıldı. Ülkemizde yazılım alanındaki en başarılı işler arasına girerek gençlere de somut, kanlı canlı bir örnek oldu. Eminim 10 sene önce ebeveynleri bu gençler için şunları söylemiştir:

• Bizim oğlan mezun oldu, doğru dürüst bir işe gir çalış diyorum, paso arkadaşlarıyla oyun oynuyor.
• Şirket diye gittim, bir sürü zibidi toplanmış laklak ediyor, dalga geçiyor, iki üç kişi resim çiziyor, şirket değil kreş mübarek.
• Oyun mu ne yapıyorlarmış, bütün dünya oynayacakmış da köşe olacaklarmış, ulan oyunla karın mı doyar hiç?
• Bazen gece yarılarına kadar gelmiyor, ne halt ediyorlar kim bilir?
• Bilseydim okutmazdım hergeleyi, sen Boğaziçi'yi bitir hâlâ babanın eline bak...

Bu ülkede en kırılmaz zincirlerimiz, en yakınlarımızdır. Tüm prangalara inat, hayallerini kovalayan Peak ailesini tebrik ederim.

Hicri 1441

Bugün hicri takvime göre 1 Ramazan 1441, yılın palindromik (tersten okununca da aynı) olması dikkatimi çekti ve nasıl olsa evden çıkamıyoruz bari geçmişe doğru yolculuğa çıkayım dedim. Geriye doğru palindromik hicri yıllarda gezindim ve neler olmuş bakalım:

Ah o dedeler!

Hani tüm uyarılara rağmen elinde bastonuyla camiye gidip "Ölürsem burada öleyim!" diyen cahil dedeler var ya. Bir tek onları kontrol edemiyorlar, örgütün içine alamıyorlar çünkü onların akıllı telefonu yok. Öyle hashtag (#) nedir de bilmezler. Onlar da bu dünyadan göçüp gittiklerinde; hashtag'lerle dua eden, Facebook'ta sahur yapıp Instagram'da iftar açan, Twitter'da tavaf eden, her gördüğüne iman edip korkan ama Görünmeyen'den korkmayan mutantlarla baş başa kalacağız.

Ah bu gençler!

Yaşlılar; gençlerin amaçsızlığından, tembelliğinden, boşvermişliginden sürekli yakınır dururlar. Sanırsın kendileri laboratuvardan hiç çıkmıyordu, mikroskopla yatıyordu. Kendilerinin gençken çok ulvi hedefleri vardı da babaları okutmadı. Saçma ideolojilerin peşinden hiç koşmadılar, koşturulmadılar.